1. 834 dəfə oxunub ,   0 şərh   Çap et

Mekke’de indirilmiştir, 46 ayettir. Âhiret hayatını inkâr edenleri uyarırken, inkârcı Firavun’u dünyadaki muazzam saltanatının kurtaramadığı hatırlatılır. Daha sonra yüce Allah’ın kâinattaki bir kısım önemli icraatı gözler önüne serilerek Onun üstün kudretiyle ölüleri dirilteceği vurgulanır.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1 – Var gücüyle koşanlar,

2 – Neş’e ve şevkle yürüyenler,

3 – Yüzüp yüzüp gidenler,

4 – Yarışıp geçenler,

5 – İşleri düzenleyip yönetenler

hakkı için ki: (kıyamet gerçektir, hepiniz ölümden sonra diriltileceksiniz!)

İlk iki ayette geçen nez’i, gark, neşt kelimeleri, farklı mânaları gösteren “müşterek lafızlar” dandır. Çeşitli mânalar muhtemel olduğundan, mealde bir tek mâna ile tercüme etme imkânı yoktur. Bu sebeple, imkân ölçüsünde tefsir sûretiyle anlamaya çalışmak gerekir. Tefsirler bu ihtimalleri nakletmiş, yenilerini eklemişlerdir. Özet olarak şöyle denilebilir:

1.İlk beş ayetteki gruplar, meleklerdir. Meleklere de çeşitli işler yönünden uygulanabilir. En meşhuru, can alma işidir. Nâziat (kâfirlerin ruhlarını şiddetle söküp alan), nâşitat (yumuşak şekilde can alan), sâbihat (can alırken nefislerde dalgıç gibi yüzen), sâbikat (müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerinkini cehenneme götürmek için yarışan), müdebbirat (Allah’ın görevlendirdiği işlerde, işleri yöneten melekler olabilir). 2.Bu beş kısım insanların nefisleridir. Burada da iki yorum vardır. a.Bedenlerinden ayrılan erdemli ruhların, ruhlar âlemine dönüşlerindeki çeşitli durumlarını tasvir etmektedir. b.Dünya hayatında, nefsini arındırma yoluna giren ruhların nefis mücadelesi yaparak içlerini dışlarını temizleme, şehevî arzularından sıyrılma, olgunluklara yükselme, sonra kusurlu nefisleri terbiye etme işiyle meşgul olmalarını bildirir. 3.Cihada katılan gaziler veya onların atlarının çeşitli işleri olabilir. 4.Gökteki yıldızların çeşitli hareketleri olabilir.

6 – Günü gelince, sura ilk üfleme, yeri şiddetli bir depremle yıkacak!

7 – Onu izleyen ikinci üfleme herkesi mezarından kaldıracak!

8 – O gün kalpler güp güp atacak!

9 – Gözler yere eğilecek!

10-12 – Fakat buna inanmayanlar alay ederek şöyle derler: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirilecekmişiz! O takdirde bu, bizim için ziyanlı bir dönüş olur!”

13-14 – Fakat olay (zor değil,) bir tek emirden ibarettir. Bir anda mahşerde toplanıverirler! [17,52; 54,50; 16,77]

15 – Mûsa’nın hadisesinden haberin olmuştu değil mi?

16 – Hani Rabbi ona kutlu Tuvâ vâdisinde şöyle seslenmişti:

Tuvâ: Ya bir vâdinin özel ismi veya: “Gecenin ilerleyen vakti” manâsınadır.

17-18 – “Firavuna git, zira o iyice azdı!

Ona de ki: kendini arındırmaya gönlün var mı?

19 – “İster misin Seni Rabbine kavuşturan yola vurayım.

Böylece Sen de O’na saygı duyasın?” [7,104-105; 26,16-17; 26,23-28]

Hz. Mûsa (a.s.) yalnız İsrailoğullarını kurtarmak için değil, Firavunu ve onun ülkesinde yaşayanları uyarmak için elçi gönderilmişti. Fakat bunlar onu dinlemedikleri takdirde, kavmini Mısır’dan çıkarmak görevi vardı.

20 – Ona en büyük mûcizeyi gösterdi.

21 – Fakat o buna “yalan” dedi ve isyan etti.

22 – Sonra sırtını dönüp Mûsâ’ya karşı bir çalışma içine girdi.

23-24 – Adamlarını topladı ve onlara: “Sizin en yüce rabbiniz benim!” dedi. [26,29; 7,127]

25 – Allah da onu hem dünyada, hem de âhirette şiddetle cezalandırdı.

26 – Bu da Rabbini sayıp günahlardan sakınan kimselere bir ibret oldu.

27 – Siz ey haşri inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi?

İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti! [40,57; 36,81]

28 – Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı.

29 – Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı.

30 – Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı.

31 – Oradan sularını, otlaklarını çıkardı.

32 – Dağlarını oturttu.

33 – Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın hayatı için yaptı.

34 – Fakat her şeyi bastıran o felaket geldiği zaman,

35 – İnsan neyin peşinde koştuğunu anlar ama, artık iş işten geçer.

36 – Cehennem her görene, apaçık görünür.

37 – Artık kim azdıysa,

38 – Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse,

39 – Onun varacağı yer, mutlaka cehennemdir!

40 – Ama kim Rabbinin huzurunda hesap vermekten korkarsa,

ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse,

41 – Onun varacağı yer de elbette cennettir!

42 – Sana kıyamet saatini sorarlar: “Demir atması ne zaman?” diye.

43 – Sen nerede, onun vaktini bildirmek nerede? [7,187]

44 – Onun sonu Rabbine varır, kesin bilgisi O’na aittir.

45 – Sana düşen sadece: ondan korkanı uyarmaktır.

Bu âyetin anlamı: “Peygamber sadece kıyametten korkanı uyarsın!” demek değildir. Maksat şudur: “Senin tebliğine kulak verip ondan yararlanacak olanlar kıyametten korkanlardır.”

46 – Onu gördükleri gün öyle gelir ki onlara:

Yalnız bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada!



Açar sözləri

naziat surəsi

Şərh yaz