Mekke’de nâzil olmuştur, 26 ayettir. Bu sûre adını ilk ayetinde geçen kelimeden almıştır. Gâşiye: “Kaplayan, saran” demek olup korkusuyla bütün insanları sarıp kapladığı için, kıyametin sıfatlarından biri olmuştur. Kıyamet günü kâfirlerin karşılaşacakları meşakkatlerle müminlerin tadacakları mutluluktan sonra Allah’ın kâinatta tezahür eden üstün kudret ve hikmetinin bazı delilleri üzerinde tefekküre dâvet eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Gâşiye’nin,
dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin
mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.
2 – Yüzler vardır o gün yere eğilmiş, zelildirler!
Yüzden maksat, insanın kendisidir. İnsanın yüzü, bütün varlığını yansıtan bir temsilcisi durumunda olduğundan Kur’ân-ı Kerîm’in birçok ayetinde vech, yani yüz, mecazen “zat” anlamında kullanılmıştır.
3 – Yorgundur, bitkin mi bitkindirler!
4 – Kızgın ateşe girerler.
5 – Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler.
6 – Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir.
7 – Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir.
8 – Ama yüzler vardır, o gün mutludurlar!
9 – Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundurlar.
10 – Pek üstün ve pek muteber bir cennettedirler.
11 – Orada hiç boş söz işitmezler. [19,62; 52,23; 56-25-26]
12 – Orada akan berrak pınarlar…
13 – Orada üstün, kıymetli tahtlar…
14 – Hazırlanmış kadehler…
15 – Dizilmiş koltuklar, yastıklar…
16 – Yayılmış halılar ve döşemeler…
17 – O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (Mesela) deve nasıl yaratılmış?
18 – Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? [50,6; 67,3-4]
19 – Dağlar nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler halinde dikilmiş.
20 – Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış?
21 – İşte böyle… Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.
22 – Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin.
23 – Lâkin kim ki imana sırtını döner ve inkâr ederse,
24 – Allah da onu en büyük cezaya çarptırır.
25 – Elbet onların dönüşü Bize olacaktır.
26 – Elbet hesaplarını görmek de Bizim işimiz olacaktır.