Mekke’de nâzil olmuş olup 53 âyettir. Adını, 38. âyette geçen ve toplum yönetiminde pek önemli olan şûrâ kavramından almıştır.
Mekkî olup 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyetinde geçen ikinci kelimeden almıştır. Bu isim, Kur’ân’ın tam anlamıyla tafsil edilip açıklandığını ifade eder. Kur’ân-ı Kerîmîn indiriliş maksatlarını bildirerek başlar, vahiyden ve nübüvvetten bahseder.
Mekke döneminin sonlarında inmiştir, 85 âyettir. Sûrenin meşhur olan iki adı vardır. el-Mü’min isminin sebebi, 28. âyette geçen mümin zattır.
Mekke’de nâzil olmuş olup 75 âyettir. Sûre adını 71. ve 73. âyetlerinde geçen ve “bölükler” anlamına gelen kelimeden almıştır.
Mekke’de indirilmiş olup 88 âyettir. Adını başındaki sâd harfinden alır. Sûrenin asıl gayesi, Allah’ın elçilerini dinlemeyenleri uyarmaktır. Müteakiben Peygamberimize itaat konusu üzerinde özellikle durulur, müteaddit peygamberlerin tebliğleri pek kısa bir şekilde anlatılır.
Mekke’de indirilmiştir, 182 âyettir. İsmini ilk ayetinde geçen kelimeden almıştır. Bu sûrede önce melaikeden, daha sonra cinlerden bahsedilir. Cahiliye Arapları arasında yaygın olup, cinleri Allah’ın kızları sayan şirk inancı iptal edilir. Müteakiben, insanların ölümden sonra dirilip hesap verecekleri vurgulanır.
Mekke devrinin ortalarında inmiş olup 83 âyettir. İsmini Kur’ân-ı Kerimin en kısa âyeti olan ilk âyetinden almıştır. Sûre, Kur’ân’ın dört esas maksadından üçü olan tevhid, âhiret ve risaleti ayrıntılı denecek derecede ele alır.
Mekke’de indirilmiş olup 45 âyettir. Allah Teâlâ’nın yaratıcılığını bildiren ve ilk âyette geçen Fâtır isminden dolayı bu isimle adlandırılmıştır.
Mekkî olup 54 âyettir. Bu sûre-i şerife, ihtiva ettiği konulardan biri olan ve 15. âyette geçen Sebe’ halkı sebebiyle bu ismi almıştır. Diğer birçok Mekkî sûre gibi tevhid, nübüvvet ve âhiret esaslarını hatırlatmayı gaye edinir. Bu hakikatler bazı peygamber kıssaları ile de desteklenir.
Medine’de hicri 5. yılın sonlarında nâzil olmuştur. 73 âyettir. “Birleşik düşman grupları (Ahzâb) veya Hendek savaşı bu sûre-i şerifenin en çok yer ayırdığı bir konu olduğundan, sûre bu isimle adlandırılmıştır.
Mekke’de indirilmiş olup 30 âyettir. 15. âyetinde, âyetleri dinleyen müminlerin secdeye kapandığını ifade etmesinden ötürü bu sûreye Secde sûresi denilmiştir. Bu âyet, tilavet secdesi âyetlerindendir.
Mekke’de nâzil olmuş olup 34 âyettir. Sure-i şerifenin konuları arasında en dikkate değer bölüm Hz. Lokman’ın oğluna yaptığı nasihatleri nakleden kısım olduğundan, bu hakikatlerin önemini göstermek üzere sûreye Lokman adı verilmiştir. Lokman, Kur’ân’da adı geçen tek hekim olmaktadır. Önce Kur’ân’ın hikmet dolu olan bir kitap olduğu vurgulanır. Sonra Allah’ın kâinattaki kudret, hikmet ve birliğine dair […]
60 âyet olup Mekke’de nâzil olmuştur. Sûrenin, Bizans’ın İranlılara yenildiği 615 yılında nâzil olduğu anlaşılıyor. Burada Rûmların mağlub edilip daha sonra zafer kazanacakları bildirildikten sonra, âhiret hayatının zarurî ve mâkul olduğuna dair deliller getirilir. Daha sonra şirk iptal, tevhid tesis edilir. Ölmüş, kurumuş arzı dirilten Allah’ın, dilediği takdirde dalâletteki insanlığı da kurtarıp diriltebileceğine işaret edilir.
Mekkî dönemde nâzil olmuş olup 69 âyettir. Bazı müfessirler sûrenin başında münafıklardan bahseden on âyetin (2-11) varlığı sebebiyle, bunların Medine döneminde indiğini düşünürler. Halbuki burada Medine’dekinden farklı olarak kâfirlerin uyguladığı baskıdan korkup ikiyüzlü bir tutum izleyen kimseler söz konusudur. Bu ise Mekkede mevcut idi. Müminlerin Mekkede en fazla tazyik edildiği dönemde bu sûrenin indiği anlaşılıyor. […]
Mekke’de nâzil olmuştur, 88 âyettir. Hz. Mûsâ (a.s.)’ın kıssasının Kur’ân-ı Kerim’de en tafsilatlı anlatıldığı bir sûre olması itibariyle el-Kasas adını almıştır. Gerçekten, bu sûre-i şerifede Hz. Mûsâ (a.s.)’ın doğumu, Mısır’dan çıkmaya mecbur kalması, Medyen’e hicreti, orada evlenmesi, kendisine ve kardeşi Harun (a.s.)’a risalet verilmesi, Firavun’a gidip ona tebliğde bulunmaları, Karun kıssası, Hz. Mûsâ’nın İsrailoğullarını kurtarıp […]
93 ayet olup Mekke döneminde inmiştir. İsmini, 18. ayetinde geçen Vâdi’n-neml “Karıncalar Vadisi” terkibindeki Neml kelimesinden almıştır. Kur’ân’ın önemini anlatıp şirki çürütür. Hz. Salih, Hz. Lût gibi nebîlerin tebliğlerine yer vermekle bunu pekiştirir, özelikle Hz. Süleyman’a fazla yer vermesiyle Hz. Peygamber (a.s.)’ın istikbalinin parlak olduğuna işaret eder. Sûrenin sonuna doğru müminlerin felahına, âhiret hayatına ve […]
227 âyettir. Mekkî olup son dört âyeti Medine’de inmiştir. 224. âyette şairlerden bahsolunup Kur’ân’ın bir şair eseri olduğunu iddia eden muhalifler reddolunup, bununla beraber şairlerin makbul kısmının da bulunduğu kabul edilir. Bu yön üzerinde durularak sûreye Şuâra adı verilmiştir. Hz. Peygamberi takviye için Hz. Mûsa, Hz. İbrahim, Hz. Nûh, Hz. Hûd, Hz. Salih, Hz. Lût, […]
77 âyettir, Mekke’de nâzil olmuştur. Bir önceki Nur sûresinde işaret edilen Kur’ân’ın evrenselliği bu surenin ilk âyetiyle bir serlevha haline getirilir. Vahiy ve nübüvvet konusunda müşriklerin itirazları çürütülür. Hak ile bâtılı ayırdeden bu Furkan’ın, bu dini benimseyenleri fikren ve ruhen yükselteceğine, hayatlarında önemli değişiklik yapacağına işaret etmekte, iyiyi de kötüyü de açıkça ortaya koyup tercihi […]
64 âyet olup Medine devrinde indiğinde ittifak vardır. Hicretin 6. yılında ve Ahzab sûresinden birkaç ay sonra nâzil olmuştur. Sûre adını, nur âyeti denilen 35. âyetinden almaktadır. Nur sûresi, toplum ve özellikle aile ile ilgili prensipler getirmiştir. Zinanın haram olup zinakârların cezası, iffetli kadın ve erkeklere zina isnad etmenin cezası, kendi eşine zina isnad etmenin […]
118 âyettir, Mekke döneminin sonunda nazil olmuştur. Hac sûresi, müminlerin dünya ve âhirette felaha ereceğini bildirmişti. Peşinden gelen bu sûre, bu felahın, hangi şartlara ve vasıflara bağlı olduğunu bildirir. Daha sonraki uzun bölümde (23-73. âyetler) bu şartları haiz olan nebîlerin fazilet mücadeleleri örnek verilir. Sonra âhiret hayatına geçilir. Öldükten sonra dirilmeyi akıllarına sığdıramayan kâfirlere Allah’ın […]