Mekke’de nâzil olmuş olup 110 âyettir. Sûre, ihtiva ettiği konulardan biri olan Ashab-ı kehf kıssası vesilesi ile Kehf (mağara) sûresi diye adlandırılmıştır. Bu sûre Ashab-ı kehf, Hz. Mûsâ (a.s.) ile Hz. Hızır (a.s.), Hz. Zülkarneyn (a.s.) kıssalarını nisbeten tafsilatlı olarak anlatır. Ayrıca Hz. Âdem ile İblis kıssası, bazı meseller de yer alır. Sûre esas itibariyle […]
Mekke’de nâzil olmuş olup 111 âyettir. İlk âyetinde İsrâ olayından bahsettiğinden bu ismi almıştır. Hicretten takriben bir – bir buçuk yıl önce indirildiği düşünülebilir. İsrâ sûresi de diğer Mekki sûreler gibi tevhid, nübüvvet, âhiret inançlarına yer verdiği gibi namaz, infak emirlerinin yanında anne babaya itaat, zina yasağı ve birçok ahlâkî prensiplere de yer verir. 60. […]
Mekkî dönemin sonlarında nâzil olmuştur. 128 âyettir. Bal arısı mânasına gelen nahl, 68. âyette geçer. Allah Teâlânın yaratıcılığı ve ilhamı, bal arısının bal yapmasında açıkça meydanda olduğundan Allah Teâlâ bu ilhama dikkatimizi çekmektedir. Hz. Peygamberin risaletine, imanın ve küfrün neticelerine değinilip sonra Allah’ın birliğine dair delillere geçilir. Küfür ve nankörlüğün, şükürsüzlüğün neticeleri bildirilir. Sonra esas […]
Mekke döneminde nâzil olmuştur. 99 âyettir. 80. âyette bahsedilen Hicr ahalisi, sûreye isim olmuştur. Hicr halkı, Hz. Salih (a.s.)’ın kavmi olan Semûd halkıdır. Hicr sûresi, Kur’ân’ın Allah Teâlânın sözü olduğunu vurgulamaktadır. Bu sûre peygamberlerin tebliğleri karşısında bir grup kâfirin her zaman diretmiş olduğunu hatırlatır. Allah’ın varlığının ve birliğinin bazı delillerini serdeder. Sonra insanlığın en büyük […]
Mekke’de nâzil olmuştur, 52 âyettir. Sûre, Kur’ân-ı Kerimin gerçekliğine dair bir girişten sonra Hz. Mûsâ (a.s.)’ın tebliğine yer verir. Daha sonra Nûh, Âd, Semûd halklarını, genel olarak inkârcıların tutumlarını ve onlara verilen dünyevî ve uhrevî cezaları bildirir.
Medine’de indirilmiştir, 43 âyettir. 13. âyette geçen ve “gök gürlemesi” anlamına gelen ra’d kelimesi, bu sûrenin ismi olmuştur. Konuları bakımından Mekkî sûrelere benzemektedir. Mekke döneminin sonlarında indiğini söyleyenler de vardır. Allah Teâlânın varlığı, birliği, vahiy, nübüvvet ve âhiret gibi iman esaslarını konu edinir. Bu gerçekleri, meseller (paraboller) ile somutlaştırarak anlatır.
Mekke döneminin sonlarında nâzil olan bu sûre 111 âyettir. Adını, sûrenin nerede ise esas konusu olan Yusuf (a.s.)’ın kıssasından alır. Aslında Hz. Yusuf (a.s.)’ın kıssası bir çerçeve olup, bu vesile ile çok sayıda dinî prensip zihinlere yerleştirilir.
Mekke’de indirilmiş olup 123 âyettir. Bu sûrede başka peygamberler ve konular anlatılmakla beraber, onlardan Hûd (a.s.)’ın seçilmesi, bu vesile ile onun hak dini tebliğ etmekteki gayretlerini ebedileştirme gayesine hizmet etmektedir. Bir önceki Yûnus sûresinde olduğu gibi tevhid, nübüvvet ve ölümden sonra diriliş gibi akide esaslarını, özellikle Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğu gerçeğini vurgular. Bu itibarla Yûnus […]
Mekke’de nâzil olmuş olup, 109 âyetten ibarettir. Sûrenin 98. âyetinde Yûnus (a.s.)’dan ve kavminden bahsedilmesi vesilesi ile bu ad verilmiştir. Hz. Nûh (a.s.) ile Hz. Mûsâ (a.s.) ise, daha tafsilatlı bir şekilde anlatılır. Bu sûre-i şerife iman esasları üzerinde yoğunlaşır. Özellikle, Kur’ân’ın Allah Teâlânın kitabı olduğunu ispata yönelir. Bunu yaparken; 1. Kâfirlerin Kur’ân hakkındaki şüphelerini […]
Hicri 9. yılda Medine’de nâzil olmuş olup 129 âyettir. Tövbe ismi, sûrenin ihtiva ettiği konulardan birinden gelmektedir. Kelimenin Arapça aslı tevbe olmakla beraber, biz Türkçede yerleşmiş şeklini kullandık. Sûrenin meşhur olan ikinci ismi Berâe ise, sûrenin ilk kelimesidir. “İlişiği kesmek, ihtâr, ültimatom” anlamlarına gelir. Tövbe sûresi konu itibariyle, bir önceki Enfal sûresinin devamı gibidir. Başında […]
Medine döneminde hicrî 2. yılda vaki olan Bedir gazasından sonra nâzil olmuş olup 75 âyettir. Adını ilk âyetinde geçen Enfal (yani ganimetler) kelimesinden almıştır. A’râf sûresinde müşriklerin uyarılıp tehdid edildikleri mağlubiyet, Enfal sûresinin indirilişinden hemen önce gerçekleştirildiği için, Enfal sûresi onun peşine konulmuştur. Enfal sûresi Bedir gazvesinde meydana gelen olayları açıklayıp bu savaştan alınacak dersleri […]
Mekkî olup, 206 âyettir. 48. âyette geçen kelime, sûreye adını vermiştir. A’râf orada, cennet ile cehennem arasında çekilen sur anlamına gelir. Bundan önceki En’âm sûresi tevhid ve akaid konularını ayrıntılı olarak ele alır. A’râf sûresi ise tevhid tarihini Hz. Âdem (a.s.)’dan itibaren Nuh, Hûd, Sâlih, Lût, Şuayb, Mûsa aleyhimü’s-selam dönemleriyle anlatır. Böylece birbirini tamamlarlar. Ayrıca […]
Mekke’de nâzil olmuş olup, 165 âyettir. 136-138. âyetlerde geçen en’âm kelimesi vesilesi ile bu isim verilmiştir. En’âm: İnek, deve, koyun, keçi gibi hayvanların genel adıdır. Böylece bu hayvanlarla alakalı hurafeleri ortadan kaldırmak hedeflenmiş olabilir. Bakara sûresi, Kur’ân’ın uzunca bir özeti olup, usûl ve fürûunu en fazla içeren sûredir. Âl-i İmran, Nisa ve Mâide sûreleri Ehl-i […]
Medine’de nâzil olmuş olup 120 âyettir. Hicrî 6. yılda Hz. Peygamber (a.s.)’ın Mekkelilerle yaptığı Hudeybiye anlaşmasından sonra nâzil olmaya başlamıştır.
Medine’de takriben hicrî 6. yılda nazil olmuş olup, 176 âyettir. Kadınlar hakkında birçok hüküm ihtiva edip, Cahiliye döneminde mahrum oldukları yeni hakları kadınlara verdiğinden ötürü, bu sûreye “Kadınlar” mânasına gelen Nisâ sûresi adı verilmiştir. Uzunluk itibariyle Bakara sûresinden sonra Kur’ân-ı Kerimin en uzun ikinci sûresidir.
Medine’de indirilmiş olup 200 âyettir. 33. âyetinde geçen Âl-i İmran, sûreye adını vermiştir. İmrân, Hz. Meryem (a.s.)’ın babasının adı olup peygamberlik ve hikmet ocaklarından olan bir ailenin esasıdır. Bu sûrenin hâkim konusu bu ailenin temsil ettiği nübüvvet, Hz. Îsâ (a.s.) ve Hıristiyanlıktır.
Bakara sûresi Medine döneminde hicretten hemen sonra nâzil olmaya başlamış ve takrîben on yıla yayılan vahiy parçaları halinde devam etmiştir. Sûrenin ismi, 67-71 ayetlerinde yer alan bakara kıssasından alınmıştır. Bir ineği kesmek gibi cüz’î bir vak’anın ayrıntılı olarak anlatılması, hatta bu uzun sûreye adının verilmesi tuhaf gelebilir. Fakat Kur’ân temel bir kanun ve prensibin tezahürünü […]
Əslində dəyər, etibar, böyüklük, ülviyyət, şərəf və heysiyyət mənalarına gələn “izzət” kəlməsi mahiyyətcə “könül toxluğu” anlamını ifadə edir.
Mekke’de, risaletin başlangıcında nâzil olmuş olup 7 âyettir. Tam olarak nâzil olan ilk sûredir. Kur’ân-ı Kerîm’in başlangıcı olduğundan “bir yeri veya bir şeyi açan, başlatan” anlamına Fâtiha adı verilmiştir. Ayrıca yirmi kadar güzel vasfını bildiren başka isimleri de vardır. Mesela: Namazda okunması vacip olduğundan Sûretu’s-salât, Allah Teâlâ’nın arşının altındaki hazineden indirilip ulvî mânaların hazinesi olduğundan […]
Bildiyimiz kimi, istiğna adanmışlığın əsas sütunlarından biridir. İstiğna ruhunu ömür boyu qoruyub-saxlamaq üçün nələrə diqqət etməliyik?